Popüler Yayınlar

15 Haziran 2011 Çarşamba

Bir Filistin Öyküsü: Limon Ağacı

Sizler ile paylaşcağım ilk kitap belgesel tarzı bir roman olan Limon Ağacı olacak. Kitabın yazarı Sandy Tolan gerçekten mükemmel bir iş çıkararak yayınlamış bu kitabı. Zaten yazarın araştırmacı kimliği ve kitabın arka sayfalarındaki kaynakçaya göz attığınızda bu his daha da güçleniyor. Türkiye'de Pegasus yayınlarından çıkan ve daha sonra filmi de yapılan kitabın yazarı yukarıda da söylediğim gibi Sandy Tolan ve çevirmeni Özkan Özdem.
Aslında biri İsrailli göçmen, biri Filistinli yerleşik iki ana karakteri varmış gibi düşünülen kitap, yaklaşık bir asırlık bir sorunun tüm yönleri ve karakterleriyle okuyucusuna sunuyor.Karakterlerin aileleri, arkadaşları gerçekte hiç görmedikleri akrabaları bile romanın içine yerli yerinde serpiştirilmiş görünüyor. Bence kitabın en önemli özelliği gerçek bir hikayeye dayanması ve kronolojik bir sıra takip etmesine rağmen okuyucusuna hayal etme ve anı yaşama tadı vermesi.Tarihsel bilgiler ile dolu olmasına rağmen yazar karakterlerini olayların içine çok iyi oturttuğu için okurken akıcılığından hiçbir şey kaybetmeyen bir yapıt oluşmuş.Belgeler ve haritalar ile de desteklenen olaylar her iki tarafın (halkın, arkadaşların, dinlerin, orduların, ailelerin) gözünden objektif olmaya çalışılarak anlatılmış. Bence bu çaba okuyucunun zihninde Orta Doğu ve onun yaşayan, savaşan ama her zaman tutkulu olan halkıyla bir bağlantı kurmasını sağlıyor.Savaşın esir ettiği yaşamlar ve aslında yaşam savaşlarını veren insanların aralarındaki çatışmalar herzamankinden daha akıcı bir dil ve üslup ile yazıya aktarılmış. Orta Doğu'ya ve yakın tarihine merakı olan veya görünen dünya ile onu yaşayanların öykülerini dinlemek isteyenler için kusursuz ancak bir çırpıda bitiveren ve her zaman önerebileceğim bir kitap.
 Kitabın öyküsü yıllar sonra bahçesinde karakterimizin babasnın elleriyle diktiği limon ağacı bulunan ve yine babası ve tüm ailesinin el emeğini taşıyan eve, sürgünden ve İsrail işgalinden sonra ilk kez kaçak olarak gelen Beşir ile onu kapıda gören aslında misafirini misafirinin evinde ağırlayan ve daha sonradan  arkadaşı olan ailesi Avrupa'dan kaçmış-sürülmüş  olan Dalia'nın  karşılaşmasıyla başlıyor.Daha sonra ise bu iki gencin ailesel tarihelerine bulundukları sosyal ve kültürel çevrelerine bir yolculuk başlıyor. Bu yolculukta dönemin ileri gelenleri, olayları ve trajedileri ayrıntılı bir şekilde okuyucuyla paylaşılmış. İsrailli ilk göçmenler ardından gelen işgal, yağma ve savaş ile birlikte büyüyen Arap isyanı ve karşılıklı çıkarlar sürükleyici bir şekilde karakterlerin hikayelerinde öne çıkıyor.Roman bu iki karekterin kendi hayatları üzerinden ilerliyor onlar ile beraber yaşlanıyor ve derinleşiyor. Limon ağacıyla başlayan ev, yurt, vatan hasreti İntifada ile sertleşiyor,buldozerlerin sesi ile hüzünleşiyor.
Romanın içinde biririn terör dediğine diğerinin özgürlük savaşı dediği, birinin yaşamak için yeni bir ev dediği yere diğerinin sürülmüş topraklar dediği ancak birbirlerine sürekli bir saygı besleyen iki arkadaşın ilişkisi takdire şayan bir şekilde okuyucuyla paylaşılmış ve günümüze kadar getirilmiş.
 Elif Şafak bu kitap için 
"Acı veren bu güzel öykü, kitap bittikten sonra bile insanın aklında kalmaya devam ediyor" 
şeklinde bir yorumda bulıunmuş, buna katılmamak elde değil.Ancak okunarak öğrenelebilecek bir sevgisi var içinde.İnsanın evine milletine, ailesine, dinine, tanrısına  aslında tüm hayatına duyduğu sevgi bu. Siz de bu sevgiden uzak kalmayın. Daha özgür bir dünya dileğiyle. İyi okumalar...